Bu fotoğraftaki minik limon, bahçemizin ilk ve şimdilik tek limonu. Anneciğimin diktiği minicik bir limon ağacından aldığımız ilk limon. İçtiğim bu ıhlamur, bahçemizin ıhlamuru. Bu fotoğraf mutluluğun, şükür duygusunun, minnetin, özlemin fotoğrafı. Her yudumunda keyif olan, kalbimi sıcacık duygularla saran bir bardak ıhlamur.
Sevgili C.'nin tırtıla ahududulu yuva yaptığı yazıyı okuduktan sonra bayağı düşündüm. Benim de aynı böyle bir şey yaşamışlığım var. Babamın bahçesinden aldığım marulların arasında minik salyangozlar çıktı. Önce şöyle bir baktım, miniciklerdi. Sonra kapadım gözlerimi ve attım çöpe. Yıkadım marulları kurumaya bıraktım. Bir süre sonra çöpü tekrar açtığımda 2 tane minik salyangoz da çöpün kapağına tırmanmışlardı. Yaşama tutunmaya çalışıyorlardı. Yaşayan her canlı gibi. Bizim gibi... Onları öyle görünce dayanamadım bir kaba marul koydum, aynı C'nin yaptığı gibi hava delikleri açtım ve onlara bakmaya başladım. İnternetten salyangoz bakımına dair yazılar okudum. Sevecekleri sebzelerden her gün taze taze koydum. Kabuklarının güçlenmesi için yumurta kabuğu öğütüp verdim. 2 hafta geçtikten sonra küçücük kabın içinde büyüdüler, sonra onları bahçeye götürüp şans dileyerek bir ağacın altına bıraktım.
Böyle sıcacık bir yazı yazmak için başlamıştım, taslak olarak duruyordu. Sonra 78 insanımız öldü bir otel yangınında...
Bir salyangozun, bir tırtılın yaşamını önemseyen, boyutu, türü ne olursa olsun her canlıyla bağ kurabilen, empati yapabilen insanlarız. Sayımız o kadar az ki... Kalpleri, vicdanları körleşmiş bir toplum olduk. Hiçbir canlının acısıyla empati kuramaz olmuşuz. Geçtim bir salyangozu, tırtılı... Ki onların gözünde zaten tırlatmış insanlarız.
Ülkemde yaşananlar artık akıl, mantık alır cinsten değil. İpleri kopmuş, frenleri boşalmış, son sürat yuvarlanıyoruz ahlaksızlık çukuruna. Sorumlu yok, denetim yok, kural yok, vicdan yok... Ceza alan yok, ders almak yok, sorumluluk üstlenmek yok...
Her an, her yerde, herhangi sudan bir sebeple, birinin işini düzgün yapmaması nedeniyle, tamamen tesadüf olarak, hiç uğruna, bok yoluna gidebilirsin bu ülkede. Sen küçücük bir tırtılın, salyangozun hayatını önemserken, biricik hayatını çalabilirler elinden, hiç umursamadan, hiç üzülmeden. Ve farkında mısınız, artık boyutu ne olursa olsun, hiçbir felaketi umursamıyoruz, her şey "olabilir" geliyor artık. Her şeyi normalleştirdik. Buna alıştırıldık...
Biz yaşıyor muyuz? Bizim başımıza gelen bir şey mi bu? Boş ver o zaman, devam... Tam bir orman kanunu. Sürüden en güçsüz yavruyu yakalayıp yiyen aslanlara yem olmayan diğerlerinin otlanmaya devam etmesi gibi... İnsan olmanın farkı kaldı mı? Ve işin üzücü yanı da ne biliyor musunuz, yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder