Kalktım ve lor peyniri, yumurta, yulaf ve kabartma tozundan oluşan şöyle bir ekmek yaptım. Tarifi instagramda görmüş ve kaydetmiştim. Beğendim ama içeriğini çeşitlendirmeyi düşünüyorum bir dahaki sefere, ceviz olabilir, zeytin olabilir, tohum ve çekirdek olabilir. Biraz yavan geldi ama beğendim. Bol protein.
Sonra çayımı alıp puzzle yaptım biraz. Güzel kızımın fotoğrafını puzzle yaptırmıştı sevgilim hediye olarak. Son derece kötü kesildiği için parçalarının uçları yukarı kıvrılmış, bu nedenle yapmakta zorlanıyorum.
Başarısız kitap kulübü fikrimden bahsetmiştim. Hala bitiremediler kitabı. Ben de baktım onlarla bu iş yürümeyecek, kendime aldığım kitaptan sevgilime de gönderdim. Üstüne o kitabı da bitirdim ve birkaç kitabı da okuyorum yarım yarım. Ama gerçekten okumaktan çok keyif aldığım bir kitap oldu bu, daha sonra yazmak da istiyorum kitapla ilgili zaten.
Geçen hafta sonu maydanoz, tere ve roka tohumu ektim balkonuma. Uzun, büyük saksılardan aldım, tohumu da güvendiğim bir üretici ve satıcı olan İpek Hanım'ın Çiftliğinden aldım. Yediğimiz her gıdayla zehirleniyoruz artık. Tarım ilaçlarının kullanımı o kadar bilinçsizce ve denetimsiz şekilde yapılıyor ki. Yeşillik alıp yiyoruz, sağlıklı diye. Sağlıklı olalım diye yediğimiz şeylerle bile zehirleniyoruz. Her şeyi karbonatlı suya basmaktan - buna rağmen arınmadığını bile bile yemekten- fenalık geldi. İthal edilen meyveler, sebzeler sürekli dönüyor, duyuyoruz. Sonra onları afiyetle bize yediriyorlar. Denetim mi var sanki. Neden böyle bir ülke olduk ya, çok üzülüyorum halimize. Her gün spreyle suluyorum saksıları. Umarım çıkacaklar ve gönül rahatlığıyla yeşillik yiyeceğim artık.
Üst katımla sınavım sürüyor. Şimdi de banyolarının sifonu ya da taharet musluğu akıtıyor. Tıp tıp tıp tıp, şıkır şıkır bütün gün ses. Henüz benim banyoma akan bir şey yok. Apartman görevlisiyle tamir ettirmelerini ilettim, halledeceğiz demişler kendileri. Üstünden 4 gün geçti hala bir tesisatçı getiremediler sanırım. İnsanların bu kayıtsızlığı, saygısızlığı çok sinirlendiriyor beni. Başka türlü davranmalarını da beklemiyordum aslında. Umurlarında değil çünkü biliyorum benim rahatsız olmam.
Yarın, uzun zaman sonra yağmursuz ilk Pazar. Bahçeye gidip zeytin ağaçlarını budayabileceğiz sonunda. Her hafta erteliyorduk yağmur yüzünden. Bahçe işleri hem çok keyifli, hem de çok yorucu. Sürekli içinde oturmadığımız bir ev olunca daha da zor oluyor. Pazar günleri haldır huldur bahçede çalışıp, ertesi gün de işe gidince pek de keyif alamıyor insan. Böyle her gün azar azar, tadını çıkara çıkara yapacaksın ki, hem yorulmadan hem de keyifle yapabilesin. Kedimin mezarına diktiğim soğanlar nasıl oldu acaba, onları da merak ediyorum. Bir de arabamı yıkayayım gitmişken.
Aslında.. O kadar şanslısın ki şu mevsimde yeşil bir şey yetiştirilebilen bir coğrafyada olmakla sadece…
YanıtlaSilPuzzle dikri çok iyiymiş, vakti zamanında yasımı tutamazken, ellerimden akıp giderken keşke ben de böyle bir puzzle yapsaydım, düşüne düşüne yavaş yavaş, gerçek bir terapi bu..
İklim açısından, toprak açısından bu kadar şanslı bir coğrafyada yaşıyorken doğalına ulaşmanın bu kadar zor olması... Nasıl bir ikilemin içindeyiz yaa.
YanıtlaSil