"... kişi ne kadar yalnız kalırsa, sosyal akıntılarda ilerlemek konusunda yeteneğini o kadar çok kaybeder. Yalnızlık etraflarını küf ya da kürk, teması engelleyen bir koruyucu gibi kaplar, temas ne kadar çok arzu edilirse edilsin. Yalnızlık gittikçe artar, genişler ve sürekli hale gelir. Bir kere yerine oturduktan sonra onu oradan çıkarmak kesinlikle kolay değildir."
Olivia Laing'in Yalnız Şehir kitabından bu alıntıyla başlıyor, "Eleanor Oliphant Gayet İyi" adlı kitap. Bu kitabı da alınacaklar listeme ekledim. Kitabı "Bibliyografi" podcastinde duyarak aldım. Hatta iş yerimdeki birkaç arkadaşla aynı anda alıp, bir kitap kulübü fikrine düştük ama sonuç kitabı sadece ben okudum. Üstüne birkaç kitap daha okudum hatta. Onlar sanırım henüz başlarındalar. Kitap okumayı sevmeyen insanların olduğu bir kitap kulübü :) Müthiş fikir gerçekten.
Kitap başlarda pek de umduğum gibi olmasa da - hatta biraz "ergen kitabı mı bu ya" diye düşündüm- sonrasında nerdeyse elimden bırakmadan bitirdim diyebilirim.
Eleanor, yalnız yaşayan ve günümüz koşullarına göre oldukça tuhaf biri. Rutinlerini bozmadan sürdürdüğü bir hayatı var. Mutlu olmadığını ve çocuklukta yaşadığı büyük bir travmanın izlerinin sürdüğünü anlıyoruz. Bu travma kitabın sonuna doğru netleşse de, oldukça tahmin edilebilir.
İş yerinde tanıştığı arkadaşı Raymond'la hayatının rutinine ve hayata bakışına değişiklik katıyor Eleanor. Kurduğu arkadaşlık sayesinde yeni ilişkiler içine giriyor ve insanlarla birlikte olmanın ve paylaşmanın sıcaklığını yaşıyor. Çocukluğundan beri kendini soyutladığı insan ilişkilerini yeniden öğreniyor. Bu öğrenme aşamaları oldukça keyifliydi, okurken sesli güldüm hatta pek çok yerde. Çok sıcak bir kitaptı. Eleanor'u çok sevdim.
Bir annenin çocuğuna bile isteye hakaret ettiği, aşağıladığı ve zarar verdiği durumu pek çoğumuz düşünemiyoruz bile. Ama bunu yaşayan çok fazla insan var ve bu insanların psikolojisinde aşılması çok güç yaralar oluşuyor. Her kadın anne olunca melek oluyor gibi bir durum yok yani. Eleanor'un tüm hikayesi işte böyle bir annenin eseri. Yaralarını sarma ve "normal" ilişkiler kurabilen "normal biri" olma hikayesi.
"Aslında sorun numara yapmakta iyi olmamamdı. Ama dışarıdan gözlem yaparak başarının bir miktar numara yapmaktan geçtiğini anlamıştım. Popüler insanlar bazen çok komik bulmadıkları şeylere gülmek, özellikle istemedikleri şeyleri yapmak, arkadaşlıklarından pek de hoşlanmadıkları insanlarla beraber olmak zorundalardı. Bense öyle değilim. Yıllar önce bunu seçmek ya da tek başıma takılmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsam, tek başıma takılmayı seçeceğime karar vermiştim. Böylesi daha güvenliydi."
"Bir ceset olamayacaksam o zaman başka bir kadının rahminde özlem duyulan, kıvrılmış, saf bir bebek olmayı arzu ediyorum."
"Söyleyeceklerim yine kulağa saçma ve acınası gelecek biliyorum, biliyorum ama bazı günlerde, en karanlık günlerde, eğer su vermezsem bu bitkinin öleceğini bilmek beni yataktan çıkmaya zorlayan şeydi."
"İnsanın bir ailesinin olmasının da (örneğin ne olursa olsun yanınızda olacak bir anne babanız ya da kız kardeşiniz varsa) böyle mi olacağını merak ettim. Tabii ki size yardım etme zorunlulukları varmış gibi düşünmezdiniz, hiç kimsenin size yardım etme zorunluluğu yoktur. Sadece işler ne kadar kötü giderse gitsin, ihtiyacınız olduğunuzda neredeyse düşünmeden yanınızda olacaklarını bilmenizdir."
Hakikaten, ne çok numara yapmak gerekiyor şu hayatta.... Yapmadığında anında kendinle başbaşa kalıyorsun değil mi, bazen tabii bu iyi bir şey değil.. Bilmiyorum.
YanıtlaSilİlk cümleye katıldım aslında ben, bu sıralar bir instagrama gireyim dedim 7 gün durabildim, çok tuhaf geldim kendime.. Sanal sosyalleşmeyi unutmuşum sanırım.. Kaçtım geri.
Daha bir önceki yazını sindiremedim yahu, bir geldin pir geldin, çok iyi geldin..
Her gün kaç maske değiştiriyoruz dimi aslında. Sadece kendimiz olabileceğimiz ne kadar az insan var. İşte benim de hataya düştüğüm nokta burada bence. Herkesle maskesiz olamazsın. Herkesle yüzde yüz kendin olacağın bir ilişkide olamazsın. Bazıları yüzeysel kalmalı, birileriyle de öylesine takılmalısın. O kadarı yetmeli o insanla olan ilişkin için. Yoksa dediğin gibi kendinle baş başa kalıyorsun.
Silİnstagram da böyle bak :) O da yüzeysel kalınacak bir mecra. Ama çok ciddi bir zaman emici. Algoritması zaman harcatmak üzerine ve bilemiyorum uzak kalmak bazen en doğrusu gibi geliyor bana da.
Teşekkür ederim :) Ama kime baksam son yazıları yıllar yıllar öncesinden. Terk edilmiş köy misali buralar :)