Cumartesi... En sevdiğim gün. Hem istediğim kadar uyuyabildiğim, hem ertesi gün iş olmadığını bildiğim için strese girmediğim, tamamen keyfime göre geçirebileceğim bir gün.
Çok erken uyandım yine. Hafta içi kalktığım saate yakın bir saatte. Alışkanlık işte. Alarm kurmasam bile o saatlerde muhakkak uyanırım. Yatakta biraz gerinip döndükten sonra büyük bir keyifle uykuya geri döndüm. 10:00'a geliyordu uyandığımda. Camlarımı açtım, mutfaktayken ev havalansın diye. Müzik açtım ve çay demledim. Pankek yaptım, güzel bir kahvaltı hazırladım. Kahvaltı, en sevdiğim ve en çok yediğim öğün. Hafta içi de saat 10 gibi yerim, sonra eve dönünce 18:00 gibi akşam yemeği ve kapanış. Kahvaltıyı sıkı yaptığım için açlık da hissetmiyorum uzun saatler. Kuruyemiş ya da meyve gibi şeyler yiyorum iki öğün arasında genelde. Akşam yemeğinden sonra yatana kadar sürekli atıştırma huyum da yok.
Bugün hava yağmurlu. Kahvaltıdan sonra çayımı alıp camın önündeki koltuğuma geçtim. Biraz yağmuru izledim. Sonra temizlik yapayım diye kalktım, çamaşır attım makineye. Ortalığı biraz topladım. Sonra camdan dışarı bakarken, arabanın ön koltuğuna koyduğum sümbül soğanlarına çarptı gözüm. Kedimin mezarı için aldığım soğanlar. Evden yaklaşık 30 km mesafede bahçeli bir evimiz var, anneciğimden kalma. Annemin çorak bir tarladan bir cennete çevirdiği bahçe. Güzel kızımı oraya gömdük. Bir ayva ve çam ağacının altına. Vazgeçtim temizlikten, bahçeye gittim. Ayvalar dökülmüş kuzumun üzerine. Etrafına ektim soğanları, umarım çiçek açarlar.
Orada olmadığını biliyorum. Beni duymayacağını da biliyorum ama konuştum onunla, yanımdaymış gibi yumuşak sesle. Gözlerimi kapatıp ipek tüylerini okşadığımı, koklaya koklaya öptüğümü düşündüm. O anı yaşar gibi hissetmek istedim. Oturdum bir kahve içtim, sonra da annemin mezarını ziyaret ettim. Dönerken yine yağmur başladı. Hem çok huzurlu, hem çok özlem dolu hissettim kendimi. Yavaş sürdüm, yağmurun cama vurma sesini dinledim.
Her kayıpla eksiliyoruz ve kocaman boşluklar kalıyor geriye. Asla dolmayacağını bildiğimiz boşluklar. Sonra çok sevdiğim birinin de söylediği gibi, yumuşak kılıflar örülüyor zamanla o boşluklara. İçini sızlatsa da kanamıyor artık yaran.
Kedimin yarası çok yeni hala. Çok özlüyorum, içimi oluk oluk kanatacak kadar çok hem de...
Sen sümbüller, ben kardelen ve çiğdemler dikmişiz.. İkisi de açsın ne olur.. Kucaklıyorum Bayan Herşey!
YanıtlaSil<3
Silyarasına sümbül eken birinin zarif kalbi elbet zamanla iyileşecek ve o güzel kokuyu hayata ektiği için kendini daha çok sevecek..rahmet olsun bütün boşluklarıyla hayatımızda kalanlara.
YanıtlaSilKalbimi ısıtan yorumunuz için teşekkürler...
SilDeğişik şeyler hissettim galiba yazarken sende karışmışsın ah ah diyorum
YanıtlaSilYazarken, konuşurken, düşünürken bile epey karıştığım bir konu.
Sil